Kozan (SİS) Kalesi:
Kozan kalesi,kalkerden meydana gelen oldukça dik bir tepe üzerinde bulunmaktadır. 400mt rakımlı olan bu tepe ilçeye hakim bir konumdadır. Çukurova'nın en önemli kalelerinden biri olan Sis kalesi, "Amphitheatre" şeklinde inşâ edilmiş olup, Ermeni mimari karakteri arz etmektedir. Kalenin alçak surları, Tarsus Kalesi örnek alınarak yapılmıştır. Kozan Kalesi, bazı devirlerde (Küçük Ermeni Prensliği ile Selçuklu İmp.dönemlerinde) tamirattan geçmiştir. Günümüzde ise oldukça sağlam bir yapıdadır. Sis Kalesi'nin, çeşitli kaynaklarda, Asurlular tarafından yapıldığı ve sonradanda birçok el değiştirdiği belirtilmektedir.. Fakat, Asurlular'ın, Çukurova bölgesine 50-60 yıl gibi kısa bir süre egemen oldukları ve bölgeyi sömürge olarak kullandıkları göz önünde tutulur ise, bu yukarıda belirtilen bilgiye şüphe ile bakmak gerekmektedir. 700 yıla yakın bir süre bölgeye hakim olan Hititlerin de bu kaleyi yapmış olabileceği düşünülebilir. Yörenin en eski kalelerinden biri olan Kozan Kalesi "Dağ Kaleleri" zincirinin dördüncü halkasını teşkil etmektedir. Kalenin iki grup halinde inşa edilmiş 44 kule ve burcu bulunmaktadır. Güney kesimindeki tepede bir iç kale (Ahmedek) vardır. Kalede 20-30 basamak merdivenle inilen mahzenler ve gizli yollar mevcuttur. İç kalede dahil 6 bölümden oluşmaktadır. Bütün bölümleri bağlayan kapılar vardır. Kalenin su ihtiyacı ise, büyük su sarnıçları sayesinde sağlanmakta idi. Sis kalesi kuzey ve güney olmak üzere iki ayrı kale grubundan oluşur. Bu bölümler bir sur ile birbirine bağlanmıştır. Daha dışarıda olan ikinci sur ile, Ermeni Katolikosluğu'na merkezlik yapan kiliseyi, kiliseye ait kütüphaneyi, misafirhaneyi ve kişi odalarını çevreler. Kalede Asur, Roma ve ermeni dillerinde yazılmış bir kaç yazıt bulunmuştur. Bu yazıtlar kalenin, tarih çağlarından günümüze kadar çok sayıda el değiştirdiğini ortaya koyar. Kozan kalesinden Anavarza, Karasis ve Andıl kalelerinin görüldüğü bilinmektedir. Ayrıca berrak bir havada bakıldığında Akdeniz'in bile görülebileceği söylenmektedir. 1952 yılında, kalenin ana giriş kapısına kadar varan 1.5 km kadar bir yol yapılmıştır.bu yol şu an asfalt duamdadır.
Karasis Kalesi:
Çukurova'daki kaleler zincirinin önemli bir halksını oluşturur. Kozan Barajı'nın hemen kuzey kesiminde yer alan kale, ilçe merkezine kara yoluyla yaklaşık 17 km. uzaklıktadır. Kaleyi inşa edenlerin Selefkoslar olduğu bilinmektedir. Milattan önce 33 de büyük İskender'in eline geçen Kozan, O'nun ölümünden sonrada Selefkoslar'ın idaresine girmiştir. (Selefkos, Büyük İskender'in Komutanlarından biridir.) Çok yüksek bir tepeye kurulu kale'ye doğudan Gedikli köyü'nün Tapurlu mahallesinden ve kuzeyden ise Orçan Köyü'nün güney kesiminden ancak çıkılabilmektedir. Kalenin güney ve batı kesimleri çok dik olduğu için bu taraflardan çıkmak mümkün değildir. Eski çağlarda Kozan, Feke, Saimbeyli üzerinden Kayseri'ye giden tarihi ticaret yolunun güvenliğini sağlamak amacı ile kurulmuştur. Ticaret yolunu doğu kesiminde yer alan kalenin güneydoğusunda Yarıkkaya (Uzunoğlan), güneyinde Kozan Kalesi ve Anavarza Kaleleri ve batısında ise Andıl Kalesi bulunmaktadır. Kalenin kuzeyinde ilçenin en yüksek dağı olan Dede dağı vardır. Karasis kalesinin batı kısmında, iç kalenin en yüksek yeri vardır. Bu yüksekçe yerde iki tane su sarnıcı mevcuttur. Su sarnıcı olarak kullanılan çukurca yerlerin ortasında birer adet keme taştan örülmüş kulecikler vardır. Kalenin bu bölümünde halk tarafından 32 direk olarak da bilinen bir askeri kışla bulunmaktadır. Kuzey güney yönünde, dikdörtgen şeklinde inşa edilen kışla, iki katlı olup, halen ayakta durmaktadır. Orta çağa ait olmadığı bilinen Karasis kalesinde, kitabelere rastlanmıştır. Hiç yazı kullanılmayan kalede, birkaç adet kalkan motifi vardır. Ayrıca birde fil motifli kabartma ile kartal başlı/insan kabartması mevcuttur. Kalenin doğu bölümünde yer alan surların hemen yanında bulunan odaların duvarında ve giriş kapısının üzerinde gördüğümüz fil ve kartal başlı insan figürlü kabartmalar, kalenin yapılış tarihi açısından gerçekten önemlidir. Karasis kalesinde bulunan fil kabartma motifi Kozan'daki diğer kalelerde bulunmamaktadır. Büyük İskender'in Hint seferinde ordusuna kattığı Hintli esirlerin bu fil motifini Çukurova'ya taşıdığı ve Büyük İskender'in komutanı olan Selefkosla'da Kozan'ın kuzeyindeki Karasis Kalesine yansıtıldığı kanaatindeyiz. Çok yüksek ve dik tepeye kurulu Karasis tepesi, zengin bir tarihi ile keşfedilmeyi beklemektedir.
Anavarza Kalesi:
Kilikya ovasının önemli merkezlerinden biri olan Anavarza'nın antik kaynaklarda adı '' Anazarbos'' ''Anazarba'' olarak geçer.Yaklaşık olarak Adana'nın 70km kuzeydoğusunda, Dilekkaya köyündedir. Bu antik şehir, Sunbas çayının Ceyhan ile birleştiği yerin 8km kuzeyinde yükselen tepe üzerindedir. Kentin yerleşme tarihi belli olmamakla beraber M.Ö.VIII.yy.'da ovalık Kilikya'yı ele geçiren Asurlular tarafından kurulduğu yada eski bir yerleşmenin üzerine inşa edildiği tahmin edilmektedir. Fakat Anavarza'nın antik kentinin, Asurlular tarafından kurulmasına yönelik ileri sürülen görüşlere şüphe ile gerekmektedir. Çünkü, eski çağ tarihi alanında araştırma yapan bilim adamlarına göre, Asurlular Çukurova'ya 50-60 yıl gibi kısa bir süre hakim olmuşlardır. 50 yıl gibi kısa bir sürede sömürge olarak kullanılan bölgede zamanın şartları da düşünülürse Anavarza gibi muhteşem bir Antik Kentin kurulması mümkün görülmemektedir. Bugün ayakta duran yapıtları ile Antik Anavarza şehrinin kesin olarak bilinen tarihi M.Ö. 1.yy'da İmparator Augostos'un (M.Ö.27-M.S.14) Anavarza'yı Roma İmparatorluğu'na bağlamasıyla başlar. Anavarza antik şehrinin çevresinde yapılan araştırmalarda, şehrin çok geniş bir alana yayıldığını göstermiştir. Çünkü günümüzdeki Pekmezci, Hamamköy, Koyunevi, Yassıçalı köylerinde Anavarza şehri ile çok sayıda kitabe bulunmuş ve yetkililerce okunmuştur. M.S. 524 ve 561'deki büyük depremlerde tamamen yıkılmıştır. İmparator Justinien kenti yeni baştan inşa ettirmiş, büyük anıtlar yaptırmıştır ve ismi "Justiniana polis" olmuştur. Daha sonra Arapların eline geçen Anavarza, 796 Harun Reşit tarafından yeni baştan imar edilerek müstahkem hale getirilmiştir. Haçlılar devrinde kale ve şehir tekrar onarılarak kullanılmış 11.yy.da küçük Ermenistan Krallığı'na katılmıştır. 5.yy.dada Ramazanoğulları'nın egemenliğine daha sonrada Osmanlı topraklarına katılmıştır. İlk çağlardan beri önemli bir kent olan Anavarza, bugün oldukça sağlam kalesi ve kale eteklerindeki şehir kalıntıları ile Kozan'ın en önemli antik kentleri arasındadır. Anavarza antik şehrinden veya Belkıs harabelerinden daha değersiz yada kötü bir yer olduğunu hiç kimse söyleyemez. Fakat tek mesele, Anavarza'nın sahipsiz olduğu gerçeğidir. Anavarza kalesi ile ilgili yapılan araştırma ve incelemeler, günü birlik ve mevsimlik araştırmalardan öte gitmemiştir. Kozan ve yakın çevresinde bulunan çok değerli antik kalıntıların, arkeolojik araştırmaların bir an önce yapılması gereklidir. Daha fazla zaman kaybedilmeden tarihin derinliklerinde kalmış olan zenginliklerin gün ışığına çıkartılmasının, yörenin çehresini değiştireceği düşünülmektedir.
Andıl (Andala) Kalesi:
Orta Toroslar'da bulunan çok sayıdaki kale kalıntılarından biri olan Andıl Kalesi, Çukurova'yı İç Anadolu'ya bağlayan ticaret yolunun güvenliğini sağlamak için yapılmıştır. Kozan'dan Feke ve Saimbeyli'ye giden tarihi kervan yolunun batı yanına işa edilen kale, haberleşme açısından çok önemli bir rol üslenmiştir. Bu kale hakkında yapılan araştırma raporları kalenin, 13.yy.da bir manastır olarak da hizmet verdiğini ortaya koymaktadır.Kozan'ın önemli kalelerinden biri olan bu kalenin ,kesin tarihi hakkında bir bilgi edinilememiştir. Fakat kalenin yapımında kullanılan malzemelerden, inşaat tekniklerinden ve kale ile yakın çevresinden çıkançeşitli sikke ve araç-gereçten bu kalenin bir orta çağ kalesi olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Andıl köyünün tam güneyindeki teraslardaki büyük yapılarda mahzenler bulunmaktadır. İki büyük binada Ermeni tasarımına özgü duvar veya duvar kalıntısı mevcuttur. Dağın zirvesinde yer alan kale, dikdörtgen şeklinde olan, aynı yükseklikteki iki binadan ve 11 odadan meydana gelir. Ancak merkezde bulunan burcun batıdaki dış kısmı yıkılmış durumdadır. Robert Edwards'ın raporuna göre, bu binanın batı duvarındaki ermeni mühendisliğine ait bazı şeyler bulunmaktadır. Fakat bu raporda bahsedilen bazı kalıntıların günümüzde olmadığı görülmüştür. Kalenin kuzey güney ve doğusunda dik uçurumlar vardır. Bu uçurumlar kalenin batı tarafının savunması için önemlidir. Kalenin batısında bulunan oda ve mahzenler yıkılmış durumdadır. Buradaki odalardan duvarı sıvalı olanı muhtemelen bir su deposudur. Yanındaki bir oda da benzer bir görev icra etmekte idi. Buradaki binanın doğu duvarlarında havalandırma için küçük ve yüksek pencereler vardır. Bu binanın kuzey duvarlarında büyük ve oval bir kaya vardır. Bu anıtsal sütun dışarı doğru çıkıntılı değildir. Ortadaki odada kuzeye açılan doğu duvarında yüksekçe bir kapı vardır. Aynı odanın kuzeyinde bir tane mahzen bulunmaktadır. Maalesef bahsedilen binalar günümüzde yıkıntı şeklindedir. Yere paralel olarak yıkılmış katlar arasında bir kişinin geçişine müsaade edecek kadar boşluklar vardır. Bugün bu boşluklar açıklaması güç görevleri olan kalıntılardır. Çevresine hakim bir yüksekliğe inşa edilen Andıl Kalesi'nin büyük bir kısmı ayakta olup araştırmacılarımızın ve yetkililerimizin ilgisine muhtaç bir durumdadır. Kozan'da yukarıda yazılı kalelerin haricinde ilçenin kuzeydoğusuna düşen ve Ferhatlı ile Eskimantaş kölerini birbirinden ayıran Yarıkkaya (Uzunoğlan) kalesi, ilçeye 30 Km. mesafede bulunan ve diğer kalelere nispeten daha sağlam olan Bucak kalesi , yine ilçeye 35 Km. uzaklıkta olup Tepecikören köyünün su boğazı mevkiinde bulunan 15-20 Mt.yükseklikteki bir tepeliğe kurulu ve surlarının büyük bölümü yıkılmış Tepecikören ve Kudret kaleleri bulunmaktadır.